24 Nisan 2012 Salı

Cebimde ki Hayal Kırklığı...

Her hikayenin bir başlangıç zamanı vardır.
Bizimki de hastalıktan yeni kalkılmış bir sabahta başladı. Uzunca bir yol vardı önümüzde yürümeye niyetlenilmiş. Bilmiyordu kimse o günün bize uzun bir hikaye getireceğini. Bilmiyorduk hayallerin başlangıcının o günde saklı olduğunu...
Her hikayenin beklenmedik bir anda geliştiği anlar vardır, bizimki de böyle bir günde gelişti. O zaman tutuldu yürekler, O zaman duaya kalktı eller. İnanılan her şey bir bir gerçekleşiyordu. Hayaller yaşanıyordu teker teker... Hayaller gerçekleştikçe daha çok hayal kuruldu. Dualar gerçekleştikçe daha çok dua edildi. Yaşandıkça günler anı, anılar hatıra dolu zamanlar oluyordu...
"Dur!" dedi sonra birden biri "Bu kadar hızlı ilerleme hayatta. Bu kadar kaptırma kendini. Senin duaların kabul olduğu için yaşanmıyor bütün bunlar, senin hayallerin olduğu içinde..."
Birden yıkıldı bütün dünya. Ortalık kan çanağına dönmüş gözyaşlarına bulandı, kimse görmeden. Ortalık sessiz çığlıklarla doldu, ortalık hayal kırıklıklarıyla doldu. Basanın ayağını acıttı sonra. Önce acıya dayanarak basarım ve yeni hayaller kurarım sanıldı ama olmadı. Her hayal kırıklığı gülen gözlerden daha çok yaktı gönlü. Her hayal kırıklığı gamzeli gülüşlerden daha çok incitti yüreği...
Her hikayenin başlama, gelişme ve bitme zamanı vardı. Biz bu hikayenin neresindeyiz şimdi, kestiremiyorum... Ama hayal kırıklıkları ruhuma derin kesikler atıyor, yağan yağmurla birlikte...