9 Ocak 2012 Pazartesi

Gönül Sofrası mı, Sultan Sofrası mı?

Bir simidi cömertçe kaça bölebilirsiniz? Bir yatakta en fazla kaç kişi yatabilirsiniz? Gece kaça kadar oturabilirsiniz? Bir çorba kasesi kaç kişiye yeter? Kaç gün yer sofrasında yemek yemeye dayanabilirsiniz?
 Üniversiteyi başka bir şehirde okuyanlar bu soruların cevabını eminim yaşamışlardır. Hepsini olmasa da birkaç tanesini… “Öğrenci her zaman fakirdir” felsefesine inanırım ve hep öyle hareket etmeye çalışırım. Benim kendi öğrencilik yıllarım da çok fakir ve çileli bir hayat sürdüğümüz söylenemez aslında. Ama en nihayetinde başka bir şehirde öğrenciydik…
Üniversite yıllarımın ilk bir buçuk ayını devlet yurdunda geçiren talihsiz insanlardan biriyim bende. Hep öğrenci evinde kalmayı hayal etmiştim ama üniversitem dağın tepesinde olduğu için ve gececi olduğum için yakınlarda bir öğrenci evi bulamamıştık. Azmim ve kararlılığım sonucunda bir buçuk ay gibi kısa(!) bir zaman zarfından sonra kampüse yürüme mesafesi ile 5 dk. süren bir ev ayarladım. Öğrenci evi… Kendi çabalarımla kurulmuş sınıfımdan iki arkadaşım ile ortak kaldığım iki odalı, rutubetli, zemin kat bir öğrenci evi…
Ardından gelen yatılı misafirler, ve onlara kurulan şahane yer sofraları… Yer sofrası denildiğinde nedense hep aklıma öğrenci evleri gelir. Marketten alınan hazır bisküviler ve hemen demlenen taze çay ağırlamaya yeter gelen misafiri. Eğer yakın arkadaşsa gelen kişi hep birlikte mutfağa girilir ve makarna yapılır bol salçalı yada peynirli olanından. Hiç olmadı menemendir en sevileni… O dönemde öğreniyor sanırım insan makarna, patates ve yumurta üçlüsünden çok çeşit yemek yapılabildiğini… Bir öğrenci mutfağının vazgeçilmezlerindendir herhalde makarna, patates ve yumurta… Gece otururken birinin canı bir şey çekse hiç üşenilmeden kalkılır hazırlanır. O şeyde genellikle ya haşlanmış patates olur ya da menemen. Canının başka bir şey çekme lüksü yoktur çünkü bir öğrencinin.
En keyifli yanı da o yer sofralarında kurulan muhabbetlerdir herhalde. Belki de kurulan sofralara sevgimizi katıp gönlümüzü açışımızdandı sofranın bereketi…
Üniversite okumak isteyenlere tavsiyemdir. Eğer imkanınız varsa başka bir şehirde okuyun üniversiteyi. O şehri daha iyi anlayabilmek, kendinizi daha iyi tanıyabilmek ve hayata daha dirençli olabilmek için…
Sevgiyle…

8 yorum:

esma gül dedi ki...

Anlattıklarınız kendi yaşanmışlıklarımla ne de güzel örtüştü... Her cümleniz hafızamda resmedildi. Güzeldi vesselam... O sofraların tadını arayanlardan biri olarak, keyifli sonlandırdım metni... çok akıcı tebrik ederim... Sevdiklerimizle nice içtenliklerle dolu sofralara diyelim:)
sevgi ve selamlar,

abdullah dedi ki...

Başka bir şehir ama mümkünse gurbet ve sıla arasında .. kararında yani ..

~ASGUR~ dedi ki...

Teşekkür ediyorum Esmacım... Nice böyle güzel sofralarda buluşalım inş. Muhabbet, sevgi ve bereket sofralarımızdan eksik olmasın...

~ASGUR~ dedi ki...

Evet Abdullah yazdıklarımı en iyi anlayabilecek insanlardan birisin. Sen öyle diyorsan öyledir;)Gurbet ve sıla arasında... Kararında yani...

Ayşe Orakçı dedi ki...

Canım benim tebrik ederim böyle güzel seyler paylaştığın için bizimle cok memnun oldum inşallah baska sehir olmasada kendi sehrimde bende üniversite okumak cok isterim :)

~ASGUR~ dedi ki...

Teşekkür Ederim junior_karakiz:) Allah gönlüne göre versin o zaman. İnşallah kendi şehrinde çok keyifli bir üniversite hayatın olur..

Şermin ZENGİN dedi ki...

Nasıl ki kendi evinde yediğin şeylerin tadı farklıysa annenin elinden çıkan yemekler farklıysa Üniversitede öğrenci olmak ve arkadaşları'nın elinden yapılan yemekleri yemekte başka canım.. şimdi ne kadar yersen ye o tadı alamazsın o zaman yediğin makarnanın patatesin menemenin tadı başka oluyor çünkü içinde sevgi var dediğin gibi daha bir lezzetli oluyor...İmkan olsa da şimdi de beraber yesek... :(( Allah sağlık sıhhat versin oda olur bir gün inşallah..

~ASGUR~ dedi ki...

Güzel yorumun için çok teşekkür ediyorum canım arkadaşım... Yorumların yazma isteğimi arttırıyor :) İnşallah yine buluşuruz bol muhabbettli sofralarda :))